AYM KARARLARI IŞIĞINDA SINIR DIŞI ETME KARARLARINA KARŞI GEÇİCİ TEDBİR İMKANI

Yabancıların sınır dışı edilmesi kararı da her idari işlem gibi idari yargıya taşınabilir ve hakkında yürütmenin durdurulması talep edilebilir. Bu durumda mahkeme bu talebi en fazla 15 gün içinde karara bağlar (IYUK m.27/9). Bu noktada talebin karara bağlanmasına kadar geçen süre içerisinde veya yürütmeyi durdurma talebinin reddi halinde Anayasa Mahkemesine yapılan geçici tedbir talepli bireysel başvurular önem taşımaktadır.
Anayasa
mahkemesinin bu konuda verdiği ilke kararlardan olan “Caceres”[1] kararına
konu olayda başvurucu sınır dışı etme kararı sonrası Türkiye’ye tekrar
giremeyeceğini, buna karşın eşinin BMMYK[2]
kendisini bir yere yerleştirene kadar Türkiye’den dışarı çıkamayacağını
dolayısıyla kararın uygulanmasıyla birlikte ailesiyle tekrar bir araya
gelmesinin imkansız olacağını ifade etmiştir. Anayasa Mahkemesi gerekçesinde,
AYM İçtüzüğün 73. maddesinde geçici tedbir kararı için belirtilen şartlara atıf
yapmıştır. Buna göre:
“Başvurucunun yaşamına ya da maddi veya
manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine,
Bölümlerce esas inceleme aşamasında gerekli tedbirlere resen veya başvurucunun
talebi üzerine karar verilebilir.”
Görüleceği
üzere Anayasa Mahkemesi geçici tedbir kararı verme yetkisini kendi içtüzüğü ile
yaşam hakkı ve işkence yasağının ihlali halleriyle sınırlandırmıştır. Somut
olayda buna yönelik bir gerekçelendirme bulunmadığı için geçici tedbir talebini
reddetmiştir. Bununla birlikte “Boudraa”[3]
kararına konu olayda başvurucu sınır dışı edileceği ülkesinde muhalif
hareketleri örgütlediğini, bu nedenle pek çok kez hapis yattığını ve şayet
sınır dışı kararı ile ülkesine dönerse ciddi bir işkence tehdidi altında
kalacağını ifade etmiş ve başvurucunun geçici tedbir talebi oyçokluğuyla kabul
edilmiştir. Benzer bir başvuruda[4]
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde öngörülen zulüm tehlikesi
altında bulunan yere geri gönderilmeme yasağı (non-refoulement ilkesi) gerekçe gösterilerek geçici tedbir
talebinin kabulüne karar verilmiştir. Buraya kadar yapılan başvuruların ilk
derece mahkemesine başvurulduktan sonra veya mahkemeye başvurunun etkisiz
olduğu iddiasıyla yapıldığını ifade etmek gerekmektedir. 6458 sayılı Yabancılar
ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte ise tedbir
talepli başvurular sınır dışı etme işlemine karşı açılan davaların ilk derece mahkemelerince
reddi üzerine açıldığı görülmektedir. Çünkü YUKK m.53/3 hükmünde yargılama
sonuçlanana kadar yabancının sınır dışı edilemeyeceği öngörülmüş yani bir nevi
“otomatik askı mekanizması”
getirilmiştir.[5] Bu noktada AYM’nin de etkili başvuru
yollarının tüketilmesi koşulu bakımından yaptığı değerlendirme de değişiklik
göstermiştir. Ancak geçici tedbir taleplerinin esasına ilişkin verdiği
kararların gerekçesinde ciddi bir değişiklik olmamıştır. Benzer şekilde yaşam
hakkı ve işkence yasağının ihlali tehlikesinin ispatı aranmaktadır. Örneğin bir
kararda başvurucu Pakistan asıllı olmasını gerekçe göstererek İslam
karşıtlığının yaygın olduğu İngiltere’ye gönderilmesinin maddi ve manevi
varlığına ciddi ölçüde zarar vereceğini ifade etmiş ancak AYM soyut ve genel
bir olgunun somut olarak kendisi üzerinde nasıl bir etkisi olacağını belgelerle
ispat etmediği için geçici tedbir talebinin reddine karar vermiştir.[6]
Burada dikkat edilmesi gereken nokta geçici tedbir talepleri
gerekçelendirilirken ihlal iddialarını yaşam hakkı ve işkence yasağı üzerinden
ileri sürmek ve bunları somut belgelerle destekleyebilmektir.
Stj.
Av. Ayşegül Adile AKCA & Av. Arb. Mesut Onur HACIOĞLU
[1] Anayasa Mahkemesi İkinci
Bölümünün 30.12.2013 tarih ve Başvuru No: 2013/1243 sayılı kararı.
[2] Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliği
[3] Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümünün 30.12.2013 tarih ve Başvuru No:2013/9673 sayılı kararı.
[4] Anayasa Mahkemesi İkinci
Bölümünün 10.12.2014 tarih ve Başvuru No: 2014/19101 sayılı kararı.
[5] Esat Caner Yılmazoğlu, ‘Yabancıların Sınır Dışı Edilmesinin Anayasa Mahkemesinde Yargısal Denetimi’ (2015) 5 Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, s.918
[6] Anayasa Mahkemesi Birinci
Bölümünün 31.12.2014 tarih ve Başvuru No:2014/19690 sayılı kararı.